9 Ocak 2015 Cuma

Işığını yakalamak

neden okullarda okuyoruz? bunu kendine hiç sordun mu? 2 yaşımdan beri okuyorum resmen. anaokul da okul bence evet. fikirlerimi biraz daha net açıklayacağım ama önsöz niteliği taşısın diye söylüyorum bence okul sadece dersleri öğrenmek değildir. alanında uzmanlaşmak hiç değildir.

hayata okulla başlıyoruz. ilk hayatımıza ailemizle başlayıp onlardan ayrı bi şekilde idare etmeyi ilkokulda öğreniyoruz. sonra lise, üniversite derken... yalnızlıkla savaşmayı öğreniyoruz. tek başına kalmak öyle kolay iş değil. kimimiz erkenden öğreniyoruz kimimiz geç farkına varıyoruz. ama asıl gerçek, okulların bize öğrettiği geçmiş, tarih değildir. şimdidir. kendimizdir. gelecek her nakavta karşı yeniden ayaklanabilmektir. gülmektir. ağlamaktır. vs...

düşünsene... ilk birinci sınıfa başlayacağın günü... annen miydi? yoksa baban mıydı? yanındaki... savaşa hazırlarcasına seni elinden tutup okula götüren? ben hatırlamıyorum. sorsam anlatırlar. neden geldiklerinin asıl sebebini bilmeden. ya okulla bizi baş başa bırakıp giderken, elimizi bıraktıklarında neden ağlardık? şikayet edeceğimiz bizi koruyan birileri olmadığı için olabilir mi? belki. ama savunmasız hissettiğimiz bir gerçek. daha o gün bırakıvermişlerdi bizi aslında hayatın kucağına. küçücükken... duygulandın değil mi?

ilkleri hep okullarda yaşadım ben. hep demek doğru olmaz ama çoğunu... eminim sen de öyle.. mesela ilk aşk... aşık olmayı ilk anaokulunda öğrenmiştim ben. hemen hemen hepimiz öyle, değil mi? peki ya arkadaşlık... tamam evet evde, sokakta, mahallede, sitede de arkadaşların vardı. onu tam okulda öğrendin sayılmaz ama gerçek dostluğu bazen oyuncaklarını paylaşırken... bazense sınavlara birlikte çalışırken gördün, yanlış mıyım? yani insanları tanımayı tek başına adım adım okulda öğrendin sen.

okullar bize bi yandan ezberlemeyi öğretti. bi yandan ezber bozmayı, düşünmeyi... yavaş yavaş adımlar attık hayata... kendi zirvemize ilerlerken gerçekten neyi istediğimizi bulmamızı sağladı. gerçekten neyi istemedğimizi, kim olmak istediğimizi bulmamızı sağladı. hala da kendi yaşamlarımızda sağlamakta... 

bütün bunlar birden bire aklıma geliverdi. kendimi olmak istediğim yerde hayal ederken... şimdi düşündüm hepsini, saat tam 4:41.üniversitemin son yarısı önümüzdeki hafta bitmek üzereyken... okul yıllarım burada biterken söylemek istediğim bir kaç şeyden yalnızca biri bu cümleler... aslında herkesin bize öğrettiği gibi, ''hayat, işte şimdi başlıyor.'' diye bitmiyor bu üniversiteler. hayat çoktan başladı. ve biz her geçen gün kendi imzamızı atmaya adım adım yaklaşıyoruz. her geçen gün kendimizi yeniden keşfediyoruz. seviyoruz sandığımız şeyi aslında sevmediğimizi anlıyoruz. kimseye güvenmemek gerektiğini ama kimseye güvenmeden de yapılamayacağını anlıyoruz. yani kısaca ''ben'' oluyoruz. dünyaya yayılmış sonsuzyonca parıltı arasından kendi ışığımızı yakalıyoruz. buluyoruz. 
her yeni gün bir ışık daha katıyoruz parıltımıza.. o yüzden sana diyeceğim; hayatın tadına bak. dene. bilmediğin şeyleri öğren, yapmadığın şeyleri yap. seversen karakterine, yanına eklersin. sevmezsen üstüne bir çizgi çeker yoluna devam edersin. 

unutma. hayat bir şekilde devam ediyor. zamanı ne durdurabilirsin, ne de geri alabilirsin. o yüzden ot gibi yaşama. bir parça da sen tat. tik tak tik tak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder