5 Aralık 2015 Cumartesi

Neden ben? Bi insana ben değer verirken neden o bana vermez? ben fedakarlıkları bir bir yaparken neden o kendinden bir kere bile ödün vermez... neden...

neden mi cevap vereyim... bir... götü kalkmıştır artık... iki seni değil senin sevmeni, sevgini, ilgini seviyordur... üç... bir kere kazandı seni... ne gerek var bir daha kazanmaya... her gün seni kazanmakla, seni sevmekle mi uğraşıcak.. yav bi git helee...

gerçekten bunu yaşayan var mı? bilmiyorum ama gerçekçi bakmak gerekirse ilk sevdiğim kişide tattım ben bu duyguyu... ve ne zaman dönüp dolaşıp bu duyguyu arasam... kimsede bulamadım... (bir kişi daha vardıysa da baştan olmadı) Çünkü ben ne kadar eskisi gibi olsam da(olgunlaşarak), eskisi gibi sevmeye hazır olsam da... onlar değildi... beni sevmeye... beni bırak kendilerini sevmeye hazır değillerdi...

neyse... diceğim o ki

sen kendini sev...

birileri gelir birileri gider...

bugün bi insanı beni sevmediğini düşündüğüm için terkettim...

sevse uğraşırdı beni geri döndürmek için... gram umrunda olmadı.. ne kadar da haklıymışım.. onun beni sevmediği konusunda... keşke haksız çıksaymışım... ama oldu işte...

bu durumdaki tek güzel şey... en çok değer verdiğim kişinin kendim olması... kendini sevmenin ne kadar değerli olduğunu şuan anladım... eğer kendimi sevmeseydim... yarın hala ağlıyor olurdum... ama şimdi farkına vardım kii ben yarın silip attım hepsini... bu gece son kez dinliyorum ayrılığın acı verici şarkılarını... ve elveda diyorum güzel gidemeyen bu aşka... elveda güzel sevgim... hoşcakal...

7 Eylül 2015 Pazartesi

Bugüne kadar istediğim şeyi alamadığım olmadı. Ne yaptım ettim bir şekilde istediğim şeye ulaştım. Azim midir hırs mıdır bilemem ama ne yaptım ettim aldım ne dilediysem... Gerekirse herkesi, her şeyi karşıma ala ala...

Ama...


Elime ne geçti dersen... Kocaman bir yalnızlık... Çünkü o hırs o azim yüzümden hep sevdiğim insanları karşıma aldım ben. Arkadaşlarımı, dostluklarımı karşıma aldım. Ama gel gör ki onlarsız da yaşanmıyor be brütüs...


Hırsım gözümü kör etti. Kalbimi dinledim. Herkese tıkadım kulaklarımı... Bütün bencilliğimle, bütün benliğimle kalbime hizmet ettim. Elimi kulaklarımdan çeken insanlara inat... Hep kalbimi dinledim ben... Yapmak istediğim neydi? Onu dinledim. Bir kere mi gelicez dünya'ya diye diye... Etrafımdakileri boca ettim dünya'ya...


İlk defa bu sefer... Kurdeşenler dökmeme bile sebep olsa... Kabullendim! Her istediğimi elde edebilirim evet! ama... Değmez! O sıcacık dostluklara değmez... Arkadaşlıklara değmez... Bunca yıl hala yanında duran insanlar uğruna değmez... Benim için değmez... Aslında değer de... Bunca kalabalık için değmez yani...


O yüzden sen sen ol. Hiç kimseyi 'hiç' yerini koyma. Omzunda duran ellerden tut. Kendin için onlara sahip çık. Sen onlar varken mutlusun. Onların olmadığı zamanları da biliyosun. Onlarsız olmaktansa bi parçan da eksik kalsın be güzelim. 4 4'lük değilsin. 4 3'lük kalsan da sen sensin. Varsın 1tanen olmasın. Yarım kalsın.


Bırak her şey dengesinde kalsın...


Sevgilerimle....

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Bazen sadece gitmek istersin. Ya da daha doğrusu kaçmak... Kimsenin bilmediği köşene çekilmek istersin. Korkmuşsundur. Yorganının altına saklanmaktır tek isteğin... Kendi yarattığın canavarlardan ya da kendinden kaçmaya çalıştığının farkına bile varmadan...
    Gittim ben.
    Bir kez daha...
    Etrafımdakiler için gittim.
    Kendim için gittim.
    Kırıldığım için...
    Gittim...
Bavulumu toplayıp... kimsenin bilmediği o köhne odamdayım şimdi. Ne ben varım... Ne de başkası...

Yarın gün yine doğacak... Ve ben bu sefer cesurluğumla korkularımı bir bir döveceğim.

Sen de korkma! Elbet bunlar da birer birer geçecek.


5 Ağustos 2015 Çarşamba

Mezun oldum ve boşluktayım. İşsizim işsizsin işsiziiizzz...

Anlayacağın sıyırma noktasına kadar geldim.

Eve geri dönmek kadar sıkıcı bir şey yok. Ailemle tekrar yaşamaya başlamak kadar kötü bir şey yok. Oraya çıkma, buraya gitme, geç kalma... Yeter ama ya! Eve tıkıldım kaldım. Ne dışarı giderken rahat var ne dönerken. Erkek olmak varmış... O partiden bu partiye, o arkadaşın yanından bu arkadaşın yanına gitmekten bıkmayan beni eve kapatsınlar :( olcak iş mi :( helpmipiliz helpmii)

Çok sıkıldım çok bunaldım yeter eve tıkılıp kaldım. Otur otur nereye kadar biraz coşmak lazım!

Benden size tavsiye: okurken dilinizi milinizi iyice geliştirin. staj da yapın. Ben yapmadım. Ceremesini çekiyorum.

Saygılar.

Mezun kız:(

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Bir masala inanmaya başladığında, artık her şey, çok güzeldir. Ta ki sen bok edene kadar...

Yeni bir insan tanıdın... yeni biriyle sevgili oldun... yeni bir ortama attın kendini..ya da yepyeni bir hayata başladın tertemiz bir sayfa açarak, sıfırdan... 

sen istemedikçe sana ait olan o sayfayı kim kirletebilir? sen izin vermedikçe sana kim imzasını çakıp gidebilir? hiçkimse. sen istemediğin sürece kimse seni kırıp üzemez, seni parçalayıp çarpıp bölemez... sen kendini bırakmadıkça kimsecikler seni incitemez. 

ya sen kendini kendine bunu yaparsan?

beni sevmiyor/lar galiba... beni hiç aramıyor/lar...  ee ama beni önemsese/ler ihmal etmez/lerdi... neden beni yanına almıyor/lar?... bütün bu tarz saçma sapan şeylere kafa yoracağına kalk git ara, kalk git yanına konuş... muhabbet et.. öyle bir şey yok çünkü... neden seni sevmesin/ler? neden seni aramasın/lar? belki de onlar da aynı şekil düşünüyorlar senin için... 'aman aramayanı sormayanı ben niye arayayım' felsefesindedirler belki. al telefonunu ara, git evinin önüne çağır dışarı. böyle kendi kendine kuruntu yaparak dönmez bu diyar... 

Dışarıdaki milyonlarca insan zaten sana zarar verecekken bir de sen kendine eziyet etme!

içindeki cesuru uyandır
dikil karşılarına
ve nasıl biriysen öyle ol.

varsın sevmesinler seni... 
elbet çıkar seven birisi... 




5 Nisan 2015 Pazar

empoze etmek

Hayatımıza hep birileri yön vermek istiyor. Bilmiyorsun ya... eksiksin ya o konuda... sırf eksik biliyosun diye kendi yaşadıklarını empoze edicek güya. bilmediğin için de hani diyosun ''bi bildiği vardır.'' dinleyeyim ben bunu. ama zaman geçiyor... bi de bakıyorsun ki bütün kararlarını sana dayatıyor dinletiyor. sonra bi bakmışsın ki ister istemez onun dediğini yapıyor oluyorsun.

yapma arkadaş yapma. kendi istediklerini yap. savaş kendin için. kendi istediklerini keşfet. başkalarının istedikleriyle yola gelemezsin. bir şeyler beceremezsin. bi baltaya sap olmak istiyorsan kendini dinle. kendi kalbinden ne geçtiğini bul ve onu hayata geçir.

ha ben bunları derken hiç kimseyi dinleme kafanın dikine git de demiyorum. dinle. dinle ki tecrübelerinden feyz alasın. kendine bir şeyler katasın. sadece dinle mantığını anla ve haklı yanını bulup kendi isteklerine dahil et. bu kadar. her yanıyla olduğu gibi alıp da uygulama. nesin sen? köle mi? git ve dilediğin her şeyi yap.

seçim senin!

7 Şubat 2015 Cumartesi

Baltalamaca

bir şeyler başarmak istiyorsun, kendini değiştirmek, yeniden doğmak istiyorsun. ama noluyor? yok 'yapamazsın sen'ler, 'beceremezsin'ler ler ler ler... eeh yeter be. yapıcam kardeşim. hepiniz bana komplo mu kuruyosunuz bu nedir ya? nerden biliyosunuz yapamayacağımı? nerden geliyo size bu özgüven? yapamacağımı söylemek ne haddinize? ben yapıcam siz de göreceksiniz. 

çoğu insan bu eleştiriler karşısında yıkılıyor. hatta vazgeçip üsütüne bir de alay konusu oluyor. 'ahahahahah dediğime geldin mi' lerle boğuşup duruyor. ama yapma be. neden yapamayasın? nerden varıyorsun bu kanıya? güven azcık kendine canım benim. sen bunu başarabilirsin. sen kendine inanmazsan kim sana inanacak? hadisene ya. vazgeçme. bu hayat senin. denemekten ne çıkar? dene bi. dene de yapıp yapamayacağına kendin karar ver. önünde denemeyi bilen milyonlarca steve jobs'lar, mark zuckerberg'ler (bi doğru yazamadım şu soyadını) var. ilk adımını atmana engel olacak 'dırdır'lara karşı mark'ın, steve'in, einstein'ın var. sadece cesaretlen ve at şu adımı. gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten. 

seni kıskananlara, senin başarını kaldıramayanlara inat göster kendini. seni en iyi sen bilirsin. yani yapıp yapamayacağını ancak sen bilirsin. o yüzden bi güzellik yap kendine ve o ilk adımını at. sen zararlı çıkamayacaksın. yapsan da yapamasan da sen kazanacaksın. 

ya yapıp kendini kanıtlayacaksın
ya da yapamayıp aklından bir soru işaretini kaldıracaksın. 

hele bi dene.

9 Ocak 2015 Cuma

Işığını yakalamak

neden okullarda okuyoruz? bunu kendine hiç sordun mu? 2 yaşımdan beri okuyorum resmen. anaokul da okul bence evet. fikirlerimi biraz daha net açıklayacağım ama önsöz niteliği taşısın diye söylüyorum bence okul sadece dersleri öğrenmek değildir. alanında uzmanlaşmak hiç değildir.

hayata okulla başlıyoruz. ilk hayatımıza ailemizle başlayıp onlardan ayrı bi şekilde idare etmeyi ilkokulda öğreniyoruz. sonra lise, üniversite derken... yalnızlıkla savaşmayı öğreniyoruz. tek başına kalmak öyle kolay iş değil. kimimiz erkenden öğreniyoruz kimimiz geç farkına varıyoruz. ama asıl gerçek, okulların bize öğrettiği geçmiş, tarih değildir. şimdidir. kendimizdir. gelecek her nakavta karşı yeniden ayaklanabilmektir. gülmektir. ağlamaktır. vs...

düşünsene... ilk birinci sınıfa başlayacağın günü... annen miydi? yoksa baban mıydı? yanındaki... savaşa hazırlarcasına seni elinden tutup okula götüren? ben hatırlamıyorum. sorsam anlatırlar. neden geldiklerinin asıl sebebini bilmeden. ya okulla bizi baş başa bırakıp giderken, elimizi bıraktıklarında neden ağlardık? şikayet edeceğimiz bizi koruyan birileri olmadığı için olabilir mi? belki. ama savunmasız hissettiğimiz bir gerçek. daha o gün bırakıvermişlerdi bizi aslında hayatın kucağına. küçücükken... duygulandın değil mi?

ilkleri hep okullarda yaşadım ben. hep demek doğru olmaz ama çoğunu... eminim sen de öyle.. mesela ilk aşk... aşık olmayı ilk anaokulunda öğrenmiştim ben. hemen hemen hepimiz öyle, değil mi? peki ya arkadaşlık... tamam evet evde, sokakta, mahallede, sitede de arkadaşların vardı. onu tam okulda öğrendin sayılmaz ama gerçek dostluğu bazen oyuncaklarını paylaşırken... bazense sınavlara birlikte çalışırken gördün, yanlış mıyım? yani insanları tanımayı tek başına adım adım okulda öğrendin sen.

okullar bize bi yandan ezberlemeyi öğretti. bi yandan ezber bozmayı, düşünmeyi... yavaş yavaş adımlar attık hayata... kendi zirvemize ilerlerken gerçekten neyi istediğimizi bulmamızı sağladı. gerçekten neyi istemedğimizi, kim olmak istediğimizi bulmamızı sağladı. hala da kendi yaşamlarımızda sağlamakta... 

bütün bunlar birden bire aklıma geliverdi. kendimi olmak istediğim yerde hayal ederken... şimdi düşündüm hepsini, saat tam 4:41.üniversitemin son yarısı önümüzdeki hafta bitmek üzereyken... okul yıllarım burada biterken söylemek istediğim bir kaç şeyden yalnızca biri bu cümleler... aslında herkesin bize öğrettiği gibi, ''hayat, işte şimdi başlıyor.'' diye bitmiyor bu üniversiteler. hayat çoktan başladı. ve biz her geçen gün kendi imzamızı atmaya adım adım yaklaşıyoruz. her geçen gün kendimizi yeniden keşfediyoruz. seviyoruz sandığımız şeyi aslında sevmediğimizi anlıyoruz. kimseye güvenmemek gerektiğini ama kimseye güvenmeden de yapılamayacağını anlıyoruz. yani kısaca ''ben'' oluyoruz. dünyaya yayılmış sonsuzyonca parıltı arasından kendi ışığımızı yakalıyoruz. buluyoruz. 
her yeni gün bir ışık daha katıyoruz parıltımıza.. o yüzden sana diyeceğim; hayatın tadına bak. dene. bilmediğin şeyleri öğren, yapmadığın şeyleri yap. seversen karakterine, yanına eklersin. sevmezsen üstüne bir çizgi çeker yoluna devam edersin. 

unutma. hayat bir şekilde devam ediyor. zamanı ne durdurabilirsin, ne de geri alabilirsin. o yüzden ot gibi yaşama. bir parça da sen tat. tik tak tik tak...