15 Aralık 2014 Pazartesi

ay döngüsü

can sıkıntısını camdan dışarı atmalı. üzerine de makara muhabbet yapmalı. dün çok sıkıldım... oturdum bütün ağlanmamışlıklarımı ağladım. gelgitler anlayacağınız... bu kadar psi psi-kopatım oluyoruz. zır zır zır... dır dır dır.. diyosunuz ama bizde ayda bir olaylar böyle. o yüzden iyi davranın, şefkat gösterin bize. çünkü bunlar da geçecek, geçicek, geçcek.

ki geçti de. dik oturup az biraz da kendini pohpohladın mı hemencecik geçiyor. söylediklerine inansan da inanmasan da sen bi ''harikasın'' canısı. bu duygu iniş kalkışlarının geçeceğini bil yeter. bi de sakın öyle melankolik şarkılara müziklere gireyim deme. girersen ölürsün :D çıkamazsın vallahi. her girişin bir de çıkışı var. her mutsuzluğun bir mutluluğu var yani. ona göre. ağlayın, sızlayın, hıçkırarak sümkürün ama hemen ardından bir kahkaha patlatıverin. ''oh bee dünya varmış'' dercesine.
oh bee dünya varmış..

kendine geldiğin gibi at dışarıya kendini insanların arasına. makyajını yap, üstüne başına çeki düzen ver. çık git şu evden. istemiyorum bu evde seni. gül, dolaş, eğlen, coş. durmak yok. ölümlü dünya ölümlü insan sonuçta. azcık vaktin kalmış şunun şurasında. s*kerler. its time laughless..

hadi ben kaçar. çaavvv..

5 Aralık 2014 Cuma

hayaller gerçektir

bir işin gerçekleşmesini istiyosun... Belki bir araba.. sevgili.. ev.. iş.. artık ne istersen. Peki o şey için ne yapıyorsun? ..hiç.. mi? o zaman yazıyı okumaya devam..

hayal etmek güzeldir. hayal et! kendini olmak istediğin noktada gör. onu elde ettiğinde yüzünde oluşan tebessümü, mutluluğu hayalinde canlandır. ki o anın nasıl olduğunu merak edesin. gerçekte bunu yaptığımda ne olacak? düşüncesi bile insanı o hayali gerçekleştirmeye şevk eder. eder yani. işler ister yolunda gitsin ister gitmesin. farketmez.

bilimsel bir açıklaması bile var bunun. enerji.. hayal ettiğinde hayalin ve isteklerin evrene enerji olarak yayılır ve sana geri döner. dönüş zamanı değişebilir ;ama döner. ama erken ama geç o hayalin gerçekleşir. o yüzden önce; hayal et. yay enerjini evrene. en çok istediğin şey elbet bir gün gerçek olacak. kendine ve hayaline inandığın ölçüde..

hayalini kurdun. bi de o hayale inandın peki tamam. ee şimdi nolucak? bekleyecek misin? hayır. şimdi de adım atman gerek. ''hayalini gerçekleştirmen için ne yapmam gerek?'' sorusuna verdiğin cevaplarla, kendine kademe kademe küçük hedefler belirle. asıl amacına ulaşmak için... mesela okul birincisi olmak istiyorsun.. o zor iş deme. birinci olanın senden ne farkı var? o da insan sen de.. onun da aklı var senin de.. tek fark o kendi eksikliklerini biraz daha düzeltmiş bir insan. yaptığı denemelerdeki yanlışlarını araştırıp öğrenmiş bir insan.. o yüzden eksikliklerini artıya dönüştürmeye başla bir an önce. hayallerin için bir adım at..hiç bir şey için geç değil.

başarının önündeki tek engel sensin.

hadi! durma harekete geç!

araba istiyorsan kredi al taksitlendir. sevgili istiyorsan git sosyalleş anlaşabildiğin insanları keşfet. iş istiyorsan çalışmak istediğin iş yerlerine git başvur....

tabi öncesinde o arabaya bindiğini,

sevgilinle vakit geçirdiğini,

çalışmak istediğin işte...

kendini hayal et.

daha neyi bekliyorsun?

oturma, durma kalk hadi.

bu adım senin için.

kendi hayalin için

bir adım at..

ve başla hayaline...




27 Kasım 2014 Perşembe

cahillik başa bela

cahil insana laf anlatmak 'zor' diye bi şey yok. imkansız. cahile bir laf anlatacağına git bin tane şey öğren. en azından değerini bilen birini bulur anlatırsın, bi faydan olur. araştırın bilgilenin ekonomiye can verin. cahilin ağzına laf vermeyin.

cahil diye bahsettiğim adam.. babam.. hiç anlaşamadık babamla. annem de öyle.. kardeşim de(kardeşim arayı idare edebilen tek kişi ama o da anlaşamıyor.).. annemle babam arasında bi kuşak çatışması var. ve kesinlikle birbirlerinin dilinden anlamıyorlar. arada kalan tabi biz çocuklar.. işte ben o arada kalmalardan hoşlanan bi insan değilim. dedim babamdır.. bizi anlayabilir. iletişim kurabilirz, konuşabiliriz dedim. dedim dedim de nerdeee?? babam bildiğin gelenekselci, kimselere eyvallahı olmayan ille de ben, benim dediklerim diyen bi adam.. olmaz olsun böyle baba dedirtti bana ya. bi insan kızına nasıl böyle davranabilir?

internette psikolojiyle alakalı bi eğitim vardı. karşıdaki insana önce olumlu yönlerini söyleyip sonradan eleştirini yaparsan, karşıdaki eleştiriyi tehdit olarak algılamıyormuş. önce öv, sonra eleştir. bunu yapmaya çalıştım babama. sen iyi bi babasın ama bağırmaman, dinlemen lazım dedim babama. sonuç; olumsuz tabi. bi de üstüne bağırmalar, küfürler, sen kimsinler, piç kurusular.. neler de neler. özet geçersek sonu karakolda bitti.

psikolojik şiddetten ifade versem bile siciline işliycekmiş.. bunu duydum. bu yetmezmiş gibi bir inkar çabaları, yalanlamalar bi de üstüne mağdurum ben ayakları.. çıldırdım.

babam dediğim adam cahil bir adam. (cahil dediğime bakmayın, okumuş etmiş, çalışan bi adam) gelenekselleşmiş aile yapısının dışını düşünmeyen, geçmişinde yaşayıp değişime açık olmayan bi adam. ben bu yüzden babama cahil diyorum. tek gerçek o. dünya yalan. e bunu değiştirmeye çalışırsan... e bi de üstüne bunun abisi var kardeşi var... onlar da sana karşı doldurursa.. sonuç ne olur.. evlat=düşman. ha bu olaylardan dolayı değil aramızdaki evlat düşmanlığı.. ben kendimi bildim bileli var. çocukken ne kadar tapsam da babama.. (o zamanlar çocuktum. her kız gibi aşıktım babama.) güzel de büyüttü beni bi elim yağda, bi elim bağda.. ama bi kız çocuğu için en önemlisi babadır baba. maneviyattır.. e hani? hani benim fikrini sorup sayacağım babam? konuşabileceğim babam?

demem o ki.. siz siz olun laf anlamayıp, dinlemeyene bi iki çift laf anlatmaya çalışmayın. siz zararlı çıkarsınız. anlamayacaklar sizi. sen ne desen boş.hatta mark twain'in bi lafı var; '' cahil insanla tartışmayın. önce sizi kendi seviyesine çeker, sonra da tecrübesiyle yener.'' diye. he diyin geçin.

tecrübemi alın saklayın bi köşenize.

benden bu kadar.






22 Kasım 2014 Cumartesi

depresyon

selam cınım. ıyy kendmden iğrendm nasıl konuştum ben öyle. neyse.. ee naber? çok suskun gördüm seni. hayırdır hiç mi dışarı çıkmıyosun? e bu sıkkınlığın niye o zaman? olmaz bu böyle kalk dışarı çıkıyoruz. sokaklar bizim! depresyona sıkıntıya hiiiçç gerek yok. ben seni seviyorum. gerçekten. seni tanımama gerek yok. insan insanı sevmeli. ayrıca: bi daha mı gelicez dünyaya?

bugün annem durup dururken ağlamaya başladı. e kadın hep evde. dışarı çıkmıyor ki. arada bi teyzeme ananeme gitmekten başka yaptığı bi şey yok. ama onlar da anneme iyi gelmiyo. 20 küsür yıldır ayrı kalınca sonradan birleşmek, eskisi gibi olmak zor oluyor. ev ev ev... çalışan bi kadın için ev demek depresyon demek. 

annem emekli olduğu gibi dükkan açmıştı, mutluydu dükkanında. ama bazı sebeplerden dolayı kapatmak zorunda kaldık. annem ne zaman bir şeylerle uğraşmayı bıraktı, o zaman hastalandı. kura kura kanser oldu. hastalığı sebebiyle ankaralara gelmek zorunda kaldık. şimdi atlattı iyi çok şükür. ama moral ya... moral her şeyden önemli. 

neyse ben ne diyodum? annem ağladı işte. evde kura kura bi hal olmuş. e ben de okuyorum, annemin yanında olamıyorum ki. babam desen ayrı bi dünya. (yürümez artık onların ilişkisi) kardeşim var bi işte. -o da çok iyi be. harbiden sağlam bi kardeşim var.- ama o ne yapabilir ki? lisede daha. hem kız kıza dertleşmek varken ona noluyomuş. demem o ki yalnız kaldı annem ankaralarda. 

dışarı çıkalım dedim çıkmadı. çıkartamadım ya kadını. sonra gidip çiçek aldım, kitap alıp hediye paketi yaptırdım, atkı aldım.. psikolojisi düzelsin diye dışarıyı ayağına getirdim biraz biraz. ama insan istemezse kimse onu düzeltemez. düzelmek isteseydi beni dinlerdi. ama dinlemedi. psikolojisi bozuk olduğu için göremiyo bi şeyleri. mutsuzum da mutsuzum.. peki tamam mutsuzsun, bi de üstüne mutsuzluğundan da mutsuzsun. e peki mutluluğun için ne yapıyosun ah be güzelim? mutlu olmak isteyen insan mutluluk için çabalar. mutlu olmak için bi bahane bulur kendini dışarı atar. arkadaşlarıyla buluşur. yapmadığı değişik bi şeyler yapar. e hani nerde?,

depresyon denilen şey insanın sürekli aynı şeyleri yapıp aynı kişilerle haşır neşir olmasından dolayı oluşan bir müessese. o yüzden bir düşünürün de dediği gibi :''Daha önce hiç sahip olmadığın bir şeye sahip olmak istiyorsan, daha önce hiç yapmadığın bir şey yap.''.

bunu anlatmamdaki sebebi anlamış olduğunu düşünüyorum.

anlamadıysan da şöyle söyleyeyim;

kalk git kendini dışarıya at!

:)

14 Kasım 2014 Cuma

öğrenci

merabalar efenim, zevk-i şahaneniz yerindelerdir umarım. (doğru mu yazdm ki bilmiyorum. zaat-ı şahane de olablir doğrusu. işte öyle bir şey. bilmiyorum.) ben ayvayı yedim de umarım sizin keyifler yerindedir. çok da yedim sayılmaz aslında ama sanırım epeyce bi uyumamam lazım.

pazartesi tam 3 tane sınavım var benim. helpme pls helpme. hem de birer saat arayla. ondan çık ona gir ondan çık ona gir... bi de üstüne ertesi günü turp gibi bi hukuk sınavı.. anlıyacağın babalara geldim. tey tey tey. o zaman ''küçük ibodan - helvanı yerim inşallah senin'' ben den size gelsin. merak edenlere video.yu altta paylaştım. neşelenelim biraz hep ders hep ders olmaz ki..

mesele ne senin benden ayrılman dırı dırırıt... mesele şu ki insanoğlu her şeyin üstesinden gelip çözüm üretmek için yaratılmışken... hele de türklerin kafası bunca akılalmaz şeye bi çare bulmuşken.. nasıl olur da derslerini geçemez? nasıl geçemez abi ya? tek bi mantığı var her şeyin. kendi tekniğini bul ve bütün derslere uygula. bunu mu beceremediniz yani?

sadece derslere de değil bütün anlamlandırmaya çalıştığın şeyleri de tek bi mantık üzerinden algılayabiliyosun abi ya. yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.

kendi mantığımı anlatayım size. örnek olsun burda bulunsun. belki kendi yolunuzu çizmenize yardımı olur:

önce yazılan,anlatılan şeyi oturup anlamak, kafada oturtmak lazım. bilgiyi edindin. bunu basitleştirmen lazım ki unutmayasın daha kalıcı olsun. ben kelimeleri sadeleştirirm hep mesela. bi de üzerine bunları bi şekle şemale soktun mu.. yani neden-sonuç ilişkisi içerisinde simgeselleştirdin mi tam olur. tadından yenmez.

afiyet olsun..
bu da snav zamanındaki bir öğrencinin dramıydı.
sevgiler..

not: videosunu koyamadım. linkini attım. küçükk ibo..

11 Kasım 2014 Salı

hayat güzel

napıyosun bugün? evde kendi kendine oturup kuruyo musun? sıkılıyo musun?yapma. dışarda bi hayat var. git ve onun tadına bak. hoşuna gidecek.ne gerek var üzülmeye? saçma sapan şeyleri takmaya? hayata üzülmek için gelmedik. onu bunu şunu dert edip duracağına, her anının tadını çıkar. şöyle düşün. 1 dakikan var. o an ne yapmak isterdin? uçmak mı? git paraşüte bin. gezmek mi? kalk gecenin köründe atla canın nereye istiyorsa oraya git. böyle yaparak sadece kendini kısıtlarsın. kendini engelleme. bi kalıba sığmaya çalışma. iste ve...  yap.

insanlar bizim eksikliklerimizi gidermek için varlar. öyle olmasaydı bütün dünyada tek başımıza yaşayabilirdik. kimseye bişey sormaz, her şeyi kendi kendimize yapardık. düşünsene koskoca dünyada tek başına... kimse yok, kimseye ihtiyacın yok. sadece sen...

insanlar senin ihtiyacın olduğu kadar var. üzgün olursan kendi kendini teselli edemediğin için 'birine' anlatmak isteği duyarsın. çünki birine ihtiyacın vardır. gülmek,eğlenmek için neşeli, makara arkadaşlarınla vakit geçirirsin. çünkü onların vereceği neşeye ihtiyacın vardır. yani senin istediğin kadar var hepsi. sen istemezsen hiçbiri yok.

o yüzden insanları kafana çok dert etme. hepsi bugün var yarın yok. 

o yüzden sorunları dert etme onlar da bugün var yok.

hiçbir şey durmuyor. hayat durmuyor. kimse durmuyor. bi şekilde hep devam ediyor. sen durunca kimse senle birlikte durmayacak. sen üzüldün diye kimse oturup 'aa bak üzülüyomuş' diyip seninle oturup ağlamayacak. durmayacak. onlar hep eğlenicekler. o yüzden...

seçim senin.

ya otur sorunlarından sorun beğen...

ya da ...

hayat güzel.

7 Kasım 2014 Cuma

bir hikaye denemesi

                          KAÇIŞ                             

     durmak bilmeden koşuyorum. nefes nefeseyim. nereye gidiceğimi bilmeden bir sağa sola.. kahretsin hala izimi kaybettiremedim. neden bırakmıyor ki peşimi. kimsin lan sen? kim lan bu? ben ne yaptım ki? ne vazgeçmez herifmiş ya. vay anasını... tek yönde kapana kısılcam diye korkuyorum. korkma korkma korkma. korktuğun şey başına gelir.
       iki seçeneğin var güzelim. ya kurtulucan bundan ya da karşısına geçip dikilcen bunun. seçim senin. birden durdum ve arkama döndüm. ''kimsin lan sen?''. elindeki tabancasını dayadı şakaklarıma. ''sen benim kim olduğumu gayet iyi biliyorsun küçük hanfendi!''.
      ''kahvemi içmiş, dükkandan çıkmışken peşime takılıyorsun. ve seni tanıdığımı mı iddia ediyorsun?''
      ''dalga mı geçiyorsun lan sen benle? bu yüzü nerde görsem tanırım. seni pis sürtük.''
      ''hey hey hey yavaş ol bakalım. alnıma silah dayadın diye bana bu şekilde davranamazsın. ben sana ne yapmış olablilirim ki beni böyle silahla kovalıyorsun? ananı bacını mı vurdum? sevgilini mi tartakladım. yoksa seni birileri mi tuttu? onlara mı bi şey yaptım? hayırdır?''
      ''bana bak benim canımı sıkma. madem tanımıyosun neden kaçtın benden? bırak şimdi soru sormayı da geç önüme, yürü gidiyoruz.''
      ''elinde silahınla üstüme üstüme geliyorsun ve ben neden kaçıyorum öyle mi?'' kolumdan tutup çekti.''hey nereye?''
      ''lan kafana silah doğrultmuşum bi de bana nereye diye mi soruyosun? oyun mu oynuyoruz burda? yürü benim asabımı bozma. sıkıcam bak şimdi kafana.''
                                                                
                                                                     *

      her yer kapkaranlıktı. ''çıkarsana şu gözümdekini.'' bir-iki dakka bekledim hiç ses gelmedi.''zorluk çıkarmadan neler olup bittiğini öğrenmeye geldim ben. isteseydim kaçabilirdim ama kaçmadım. şimdi lütfen şunu çıkarın artık.yeter.''
      önce ellerimi çözdü. sonra gözümdekini çıkardı. ve yüzümde birden bir şimşek çaktı sanki. ''ah.''
      ''gerizekalı seni. neredesin sen? seni benden önce bulacaklar diye öldüm öldüm dirildim resmen.''
      ''sen.. bensin. bir dakika... nasıl olur?''
      ''hadi çık dışarı. gitmemiz gerek. kaltak! beni nasıl unutabildin? beni beni ya kardeşini?'' -klasik bihter sahnesi- gülüştük.
     ''bende de ne yetenekler varmış ama ya? on numarayım hani.''
     ''bi an gerçekten beynini falan sildiler sandım cadı. hadi bakalım az daha durursak bizi fena s*kicekler.''
    ''bi an gelmiyceksin diye çok korktum. kim bunlar? ne işler çeviriyosun gene. biran önce gidelim hadi konuşacak daha çok konumuz var.''

...devamı çok yakında...
      
        

6 Kasım 2014 Perşembe

eski bir arkadaş

günlerden bir gün eski arkadaşlarımdan birini buldum. yani bugün. rahat bi 6 7 yıldır görüşmüyoruz. açtık kameradan konuşuyoruz ordan burdan şurdan. ''ya sen nasıl bi kız oldun ya sen nasıl bi adam oldun'' dan girdik ''görüşelim ya'' ya bağladık ''iş konusunu hallederiz''den çıktık. velhasıl özlemişiz. aslında özlencek pek bişey de yok ortada hani ama. iyiydik ya. onun piç dönemleri, benim mal dönemlerim.. öyle geldi geçti işte. o zaman da doğaldık şimdi de doğalız. ah be ne güzel günlerdi. bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi bak. neyse geldi işte.

bu muhabbet bana 3 4 saate mal oldu. ve ben gene bir dersten kaçma bahanesi buldum kendime. vizeler mizeler çok fena giricek bize vizeler..

yaşayın gençler. zamanlarınızı dolu dolu yaşayın.<yaşlanmışım gibi bi izlenim oldu orda velhasıl ben yaşlı diğilim.>zamanında saçma sapan yaptığınız şeyler bir gün gelip yüzünüzü güldürecek. ''ne malmışım la ben'' diyeceksiniz. gün gelicek ders çalıştığınız çalışmadığınız dönemleri bile özleyeceksiniz.o yüzden yaptığınız hareketleri düşünmeden yapın, düşünerek de yapabilirsiniz tabi ama doğal olun. elalem ne der derdine düşmeyin bre ahali. bu hayat sizin. onlara ne? yaşadığınız her an sizin için değerli. anı yaşayın ve yaşadığınız anın değerini bilin.

güzel günler sizinle olsun.
ah kahretsin, duygulandım öhöm öhöm

30 Ekim 2014 Perşembe

korkak

korkaksın sen! ne diye söyliyeceğin şeyleri içinde tutuyorsun ki? düşündüğün kelimeler ağzından çıktığında dünya çalkalanmayacak. ''görüyomusun hişştt bak ne dediii?'' demeyecekler senin için. hoş derlerse de desinler. sen söyledin o cümleleri. senin benliğinden çıktı o sözükler, cümleler, kelimeler... sensin o. seni seven düşüncelerinle sevsin seni. kendi benliğinle sevsinler seni. 

beyninden geçeni içine atma. söyle! böyle olmaz.'' içine ata ata ne hala düştün tuta tuta çatlayacaksın be adam!'' diye bi şarkı vardı. o gelsin size gülşenden.


''Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.'' demiş konfiçyüs. korkak mısın sen? taa yıllar önce söylenmiş bi şey bu. bi bildikleri var ki söylemişler.ayrıca sen içinden geçeni söylemedikçe kimseye bi şeycik olmayacak.içine atıp atıp kendi kendine dert edinir duracaksın o kadar. o yüzden savaş kendi benliğin için kendinle. içinden geçeni söyle kalırsa yazık olur. kimseler benzemez sana!


rahatla.. gevşe.. ve bir dahaki sefere içinden geçeni söyle. söyle gitsin. bu kadar basit. seni seven böyle sevsin. sevmeyen de siktir olup gitsin. işte o kadar.


iyi geceler




28 Ekim 2014 Salı

aşk hastalığı

aşk aşk aşk deyip duruyorsun. bıkmadın mı bu zırvalıktan? acıdan başka ne getiriyo bu aşk dediğin sana? başka birine saplanıp kalıyosun. bunun neresi güzel? sevgi varken aşka ne gerek var? böyle bu şekilde bir sürü soru sorabilirim. ama kafi bence.

asıl meselemize gelelim. nedir bu aşk dedikleri?

aşk tutsaklıktır. başka bir insana kendinden daha çok değer verip onu  benmerkezine oturtmaktır. onun etrafında fır dönmektir. kısacası şuur kaybıdır. ya abi bi insan birini kendinden daha fazla sevmemeli bence. kendini sevmeli. kendisini değer versin ki karşısındaki insan ondaki değeri görsün. öyle ona değer versin. sevsin. ama aşık olmasın. aşk saplantı gibi bir şey. kendini kaptırırsan aşk kendini kaptırmazsan sevgi olur.

o yüzden elinizden geldikçe aşık olmayın diycem, kendinizi tutun diycem ama tutamayacak olucaksınız. biz de körü körüne öğrenmedik, denedik öyle öğrendik gerçi. ama önemli olan tecrübelerden ders alarak daha az hasarla öğrenmek. o yüzden söylediklerime kulak verip kaptırmayın kendinizi çok fazla. biri gider biri gelir. her sevgilinizle evleneceksiniz diye bir şey de yok. evlenmeyi düşlemeye başlarsanız kesin aşık olursunuz.

o yüzden anı yaşayın. hayatınıza bakın.

saçma sapan şeylere takılmak yok. durmak yok, eğlenceye devam ;) iyi geceler.

19 Ekim 2014 Pazar

ikizler burcu

ikizler burcu şöyledir böyledir der durur ama bugüne kadar isim yapmış herkesin(yani çoğunun) ikizler burcu olduğuna bakmazsınız. bre gavatlar! öğrenin de gelin.

ikizler burcu kadınıyım. boyum 168 erkeklerden hoşlanırım afsefdsgsdfavg. tamam ciddileşiyorum. ikizler burcunu çekemeyen insanlara anten takmak için burdayım şimdi de. ne boka yarıyosunuz lan. içimiz dışımız bir. neşeliyiz heyecanlıyız. yaptığımız işlerde bir numarayız. yapmadıklarımız bizi ilgilendirmez. senin aklından geçen bir şey için biz aynı anda milyonlarca şey düşünüyoruz canısı. hayırdır? (milyonlar biraz abartı olmuş olabilir aldırmayın gazdan duramayrum) aklına gelebilcek her şey hakkında konuşabiliriz. genel kültürümüz yerinde. çoğu insan gibi saçma sapan şeyleri takmayız. taksak da bilerek takarız. bilmeden yapamadığımız bi bok yok. ben mesela aklımı kontrol edebiliyorum adet dönemlerimi geçersek. gerçi o zaman da kontol edebiliyorum ama hormonlarım rahat durmuyo ben napayım. benim gibi milyonlarcası var dışarıda sağda solda. bugünlere kadar gelmiş marlyn monroe da ikizlerdi. bush puştu da ikizler. tansu çiller zillisi de öyle. braangelinanın angelina sı da ikizler. çarkıfeleğin malisi. lan o şiirlerini okuduğunuz atilla ilhan da ikizler. adile naşitten, bob marleye, bülent ecevitten bülent ersoya, can dündardan che'ye, clint eastwooddan haluk bilginere,kenan doğuludan kenan imirzalıoğluna kadar lan. siz hayırdır? öyle bakarsınız işte. nerde çılgınlık varsa oraya imzamızı atarız biz güzelim. sen kiminle aşık atıyosun? son olarak;

kaptırın kendinizi bir çılgınlıklara 
elbet böylesine yaşamak daha iyi 
bir gün ölüp yem olmaktansa balıklara

9 Ekim 2014 Perşembe

üniversite arkadaşlığı

hay gays. nabersiniz? nasılsınız? ben de iyiyim tişikkirler.

bugün günlerden perşembe. az kaldı cumartesine. sıkın azcık dişinizi. ben rahatım tabi. hocalarımız sağolsun bayram sonrası ders yapmayalım dediler. açık açık; ''siz burda olmazsanız ders yapamazyız, duvara mı ders anlatıcaz? o yüzden size kalmış bi durum.'' diyip bize gücümüzü farkettirdiler. Ee haliyle gitmedik. gitmedim. belki de gitmişlerdir bizim şerefsizler. bilmiyorum ki. neyse niye gitsinler ki? gitmemişlerdir canım. neyse gitseler de not buluruz elbet. 

üniversite dönemimden bir kuple dinlediniz. sevgiler.

bugün çok standart bir gün olarak başladı ama akşama her an her şey değişebilir. bizde deliler hiç eksik olmaz. herbiri birbirinden manyak bizim çocukların. severim kerataları. sağolsunlar onlar olduğu sürece bir günümüz bir günümüze benzemiyor. her gün başka bir şey. her neyse ben niye size bizimkileri övüyosam. gene saçmasapan şeylerle döşedim buraları. ama napayım beni anlamanız için kendimi tam olarak size anlatmam lazım. e anlatıyorum ya. tanıyın işte.

üniversite hayatı önemlidir gençler. her birimiz elimize işimizi aldığımızda özleyeceğiz buralardaki anılarımızı. kimimiz belki bir daha hiç görüşemeyeceğiz. bambaşka hayatlarımız olucak. o yüzden nerde olursanız olun üniversite hayatınızdan zevk almaya bakın. 

bütün her şey ders değildir. arkadaş ortamıdır. arkadaşlarınızı olgunlarından seçerseniz, her ortamda eğlenirsiniz. biz dersten arta kalan vakitlerimizde 101, batak falan oynuyoruz. -ben batak bilmiyorum onlar oynuyor ben izliyorum.- geziyoruz, tozuyoruz, eğleniyoruz. ama hep sevdiğimiz insanlarla. ve birbirimize öyle çok giydiriyoruz ki. ne makaralar ne makaralar... neyse ki hepimiz aynı kafadayız kimse kimseye alınmıyo. alınsak da rahat rahat senin ağzını burnunu dağıtırım lan doğru düzgün konuş diye araya girebiliyoruz. 

kısacası kendi denginiz arkadaşlar edinin.
ve 
kendi kendinizi hem duygusal hem mantıksal anlamda eğitip geliştirin. 

benden bu kadar. 
arividerçi.


5 Ekim 2014 Pazar

mö de mö

meraba gençler. bugün kurban bayramı malum. bizde dün gittik kurban ettik o güzelim hayvanı. yazık. üzüldüm. ''böyle olmak zorunda değildi.'' diye düşündüm.

ya hayvanlar bir olup bizi kurban etselerdi?

ankaraya geldim bayram diye. ailemin yanına. sonra gittik geredelere o güzelim hayvanı kesmeye. deliymiş. bir türlü yatıramadılar hayvanı. direndi de direndi. o direnirken yan tarafa ineğin teki geldi. mö de mö. bizimkisi duyunca kızın sesini anladı başına bişey gelicek. ağladı lan. bildiğin ağladı hayvan ''kaçamıyorum sevgilim güle güle'' dercesine möleyerek, tuttu gözlerini kapatsın diye takılan poşeti çıkardı attı. nasıl korkmuş nasıl üzülmüş. pörtlek pörtlekti gözleri. sonra sevdiceğinin( belki arkadaşı bilmiyorum ben sevgilisi yerine koydum) gözlerinin önünde katledildi hayvancağız. biz yiyelim diye. bayram diye.

niye mi anlattım bunları? vejeteryan falan değilim. hayvan hakları koruyucusu falan da değilim. sadece.. üzüldüm lan işte.

sonuçta o hayvancağızın etini yedim mi yedim.
bunları yazıyosun madem yediğini niye söylüyosun eh be güzelim? der gibisiniz. duyabiliyorum. ama hepimiz senede bir kez aynı şeyleri yaşıyoruz hemen hemen değil mi? ben sadece bunları dile getirdim. paylaşmak istedim. işte hepsi bu kadar.



30 Eylül 2014 Salı

bir delinin notları

''günaydın. bugün yine harika bir gün demeyeceğim. yine boktan bi gün. sadece ben istersem güzel bir gün olacak. yoksa bütün boktanlığıyla devam edecek. işte büsün mesele bu.'' diye girdim konuya.

saçmaladığımı düşünen tonla insan vardır ama hiçbiri sikimde değil. -sikim de yok gerçi ama neyse-''insan kendi kendini kontrol edebiliyor bebeğim'' diyesim geliyor onlara.

gelelim asıl meselemize. tutturdum gene blog açayım diye. geldim yazdım buralara. sıkılıyosan hala ne diye okuyosun lan yazımı. okuma lan!

yeni blog açayım dedim. şiir yazacam diye çatladım, yazdım yazdım yazdım. şimdi de düz yazıya sarayım dedim. bütün niyetim bu işte yazmak. ''sen ne anlarsın ki yazmaktan'' dedim dedim dinletemedim. gerçi yazabiliyorum da. kendimle konuşasım geldi. öylesine bi geçti öyle işte aklımdan.bak hala yazıyorum. eyvahlar olsun. yandık.

her mahallenin semtin bir delisi, manyağı vardır. sende; deli, manyak biri eksik galiba. hala okuduğuna göre...

para meselesi

herbirimiz zengin olmak istiyoruz. Zengin olmak derken; rahat bi hayattan bahsediyorum,
güçlü bir hayat. 

zaman bir yandan akarken işle de vaktimizi kaybetmek istemiyoruz,

her anımızı dopdolu geçirmek istiyoruz. 

Kim istemez ki?

e peki bunlar için ne yapıyoruz?

oturduğunuz yerde paranın gökten yağacağını mı 
düşünüyosunuz?

birden bire keşfedilip
yükseleceğinizi mi?

birinin size yardım etmesini mi 
bekliyorsunuz?

kimse gelmiycek

yardım etmiycek

kimse seni daha yükseklere taşımayacak

kalk! bi şeyler yap!

vakit daralıyor!

sen yapmazsan

başkası yapar

yaşar senin istediğin hayatı

o yüzden

bir an önce 

kalk
ve yap!

ne mi yapacaksın?

orası senin bileceğin iş.